Geçen yıl sonbaharını hatırlıyor musun? Bir üçüncü sınıf öğrenci benimle sohbet etmek için geldi, elinde 1800U tutuyordu ve kripto dünyası nasıl oynanıyor diye sordu. Açgözlü değildi, sadece bu pazarın ne tür bir incelik sunduğunu merak ediyordu.
Üç ay geçti, hesabındaki bakiye 80.000 U'ya yükseldi. Belki bunun şans olduğunu düşünebilirsiniz? Ama daha kritik olan şey - hesabı asla likiditeye girmedi, fon grafiği bir EKG gibi düz bir şekilde ilerledi.
Onun özel bir yeteneği yoktu, sadece kayıplarımdan çıkardığım üç demir kuralına sıkı sıkıya bağlı kaldı. Bu kurallar söylenmesi kolay ama uygulaması pek çok kişi için zor.
**Öncelikle şu birinci madde: Asla tüm yumurtaları tek bir sepete koyma.**
Çok fazla insanın hemen başında tüm parayı riske attığını, fiyatlar yükseldiğinde heyecanlandığını, düştüğünde ise uykusuz kaldığını gördüm. Ona o 1800U'yu üçe bölmesini söyledim — 600U'yu günlük kısa işlemler için, günde en fazla bir işlem; 600U'yu dalga işlemleri için, yalnızca trend net olduğunda harekete geçmek; son olarak 600U'yu ise kenarda bekleyen bir mermi olarak, asla kolayca kullanmamak. İşte bu basit yöntemle, 5·19'da yaşanan kanlı çalkantıda tamamen zarar görmeden çıkmasını sağladım, ana parası bir kuruş bile kaybetmedi.
**İkinci kural daha sert: Trend belirsizse, kendini kör say.**
Piyasa çoğu zaman yatay seyrediyor, sık sık girip çıkmak sadece komisyonlarla zarara yol açar. Ona dedim ki, piyasayı anlamıyorsan, boşta bekle, trend geldiğinde atağa geç. %20'den fazla kazandın mı? Önce kazancının %30'unu cebine koy. Geçen hafta ZEC'de bu mantığı sıkı bir şekilde uyguladı, bir bütün yükseliş dalgasından faydalandı, tek işlemdeki kazancı doğrudan %30.
**Üçüncü madde en zor: Kendinizi bir ticaret robotuna dönüştürmek.**
Duygular en büyük rakiptir. Ona birkaç katı kural koydum - %2 kaybedince pozisyonu kapat, %4 kazanınca önce yarısını azaltıp karı kilitle, zarar edince asla maliyeti düşürme. Bu soğuk disiplinler, ona birçok "biraz daha beklersem zararım geri döner" tuzağından kaçmasına yardımcı oldu. Dün benimle konuştu, şimdi piyasayı izlerken zihni çok sakin, zarara uğraması gerekiyorsa zararı kapatıyor, elinde tutması gerekiyorsa tutuyor, kararsız kalmıyor.
Bir konuda giderek daha fazla eminim: Bu piyasada hayatta kalabilenler genellikle en zeki insanlar değil, en kurallara uyan insanlardır.
Eğer hala sık sık işlem yaparak para kaybediyorsanız ve bir anda kazanç sağlamayı hayal ediyorsanız, piyasa bir gün size ders vermeyi başaracak. Gerçek büyüme, bazen durup düşünmeye başlamaktan geçer.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Geçen yıl sonbaharını hatırlıyor musun? Bir üçüncü sınıf öğrenci benimle sohbet etmek için geldi, elinde 1800U tutuyordu ve kripto dünyası nasıl oynanıyor diye sordu. Açgözlü değildi, sadece bu pazarın ne tür bir incelik sunduğunu merak ediyordu.
Üç ay geçti, hesabındaki bakiye 80.000 U'ya yükseldi. Belki bunun şans olduğunu düşünebilirsiniz? Ama daha kritik olan şey - hesabı asla likiditeye girmedi, fon grafiği bir EKG gibi düz bir şekilde ilerledi.
Onun özel bir yeteneği yoktu, sadece kayıplarımdan çıkardığım üç demir kuralına sıkı sıkıya bağlı kaldı. Bu kurallar söylenmesi kolay ama uygulaması pek çok kişi için zor.
**Öncelikle şu birinci madde: Asla tüm yumurtaları tek bir sepete koyma.**
Çok fazla insanın hemen başında tüm parayı riske attığını, fiyatlar yükseldiğinde heyecanlandığını, düştüğünde ise uykusuz kaldığını gördüm. Ona o 1800U'yu üçe bölmesini söyledim — 600U'yu günlük kısa işlemler için, günde en fazla bir işlem; 600U'yu dalga işlemleri için, yalnızca trend net olduğunda harekete geçmek; son olarak 600U'yu ise kenarda bekleyen bir mermi olarak, asla kolayca kullanmamak. İşte bu basit yöntemle, 5·19'da yaşanan kanlı çalkantıda tamamen zarar görmeden çıkmasını sağladım, ana parası bir kuruş bile kaybetmedi.
**İkinci kural daha sert: Trend belirsizse, kendini kör say.**
Piyasa çoğu zaman yatay seyrediyor, sık sık girip çıkmak sadece komisyonlarla zarara yol açar. Ona dedim ki, piyasayı anlamıyorsan, boşta bekle, trend geldiğinde atağa geç. %20'den fazla kazandın mı? Önce kazancının %30'unu cebine koy. Geçen hafta ZEC'de bu mantığı sıkı bir şekilde uyguladı, bir bütün yükseliş dalgasından faydalandı, tek işlemdeki kazancı doğrudan %30.
**Üçüncü madde en zor: Kendinizi bir ticaret robotuna dönüştürmek.**
Duygular en büyük rakiptir. Ona birkaç katı kural koydum - %2 kaybedince pozisyonu kapat, %4 kazanınca önce yarısını azaltıp karı kilitle, zarar edince asla maliyeti düşürme. Bu soğuk disiplinler, ona birçok "biraz daha beklersem zararım geri döner" tuzağından kaçmasına yardımcı oldu. Dün benimle konuştu, şimdi piyasayı izlerken zihni çok sakin, zarara uğraması gerekiyorsa zararı kapatıyor, elinde tutması gerekiyorsa tutuyor, kararsız kalmıyor.
Bir konuda giderek daha fazla eminim: Bu piyasada hayatta kalabilenler genellikle en zeki insanlar değil, en kurallara uyan insanlardır.
Eğer hala sık sık işlem yaparak para kaybediyorsanız ve bir anda kazanç sağlamayı hayal ediyorsanız, piyasa bir gün size ders vermeyi başaracak. Gerçek büyüme, bazen durup düşünmeye başlamaktan geçer.